23 Ağustos 2011

Fikir Taneciklerim #6


- Özlem duyuyorum sana, arada bir belir de sinirim bozulsun istiyorum, ne kadar çok anımız var seninle mavi ekran hatası. İsmi de bir garip.. Artık çıkmaz oldun garip isimli dostum. Önceden oyunun ortasında çıkardın, kafayı yedirtirdin bana. Bu mavi ekran hatası öyle lanet bir şeydir ki yani gideceğini bildiğin sevgilinin hoşça kal demesi gibidir. Engel olamazsın. Birden çıkar sana bir göz kırpar ve kendini kapatır. “Lan lan lan!!” diye bağırırsın ama nafile, yapacak hiçbir şey yoktur. En son yaklaşık 4 sene önce arkadaşlarımla bir barda otururken, bar sahibinin bilgisayarında görmüştüm, taa o zamandan bu hataya açmışız biz. “Aha mavi ekran hatası!” diye birbirimizi dürttük, mutlu olduk, kahkaha attık barın ortasında. Arada uğra da nostalji yapalım mavi ekran hatası.

- Çirkin kız var, güzel kız var, bir de ikisinin arasında kalmış bir kız var. Her an çıkabilir karşına. Yolda yürürken yanından geçebilir, bilgisayar ekranında belirip kaybolabilir. Dikkat et. Zira gönlünü kaptırmadan önce emin ol, ondan sonra “yok yeaa bu kız çirkinmiş” diyebilirsin. Seni gidi dış güzellik aşığı seni!

- Filmlerde adam misafirini içeri buyur ediyor(genelde bir bayandır bu), ondan sonra “bişeler içer misin?” diye soruyor ve cevabı beklemeksizin bara gidip kristal viski şişesini çıkarıyor ya içimin yağları eriyor yeminlen. Bir de bu kristal viski şişelerinin yanında kristal bardaklar da vardır, takımdır bunlar, ne güzellerdir. Bu kadar hoşuma giden bir şey neden benim evimde yok bilmiyorum, halbuki her yer ıvır zıvır kaynıyor. İçki çok içen biri değilim, fakat sırf bu viski şişesi için kendimi içkiye vericem. Durum şu ki Mayısta aldığımız Jack Daniel's hala buzdolabında duruyor, bitirmedim. Genelde viskiyi de filmde biri içerse canım çekiyor öyle içiyorum. Önceden de poker oynardım, o zamanlar pokerin genel havasını yakalamak için viski içerdim. Şimdi o viski şişesi olsaydı ne güzel içine doldururdum güzelim Jack'i, masaya koyardım, saatlerce izlerdim. Abartmıyorum değil mi? İçkiyi değil, içki şişesini seviyorum ben. Şişede durduğu gibi duruyor her şey benim hayatımda.

- Yurt dışına gittin, tamam güzel. Fotoğraf çektin bi sürü, tamam güzel. Facebook'a attın, tamam lan tamam bu da güzel bak bişe demiyorum(gerçi facebook kullanıyor olsaydım yine laf ederdim de neyse) Ama gittiğin yerin “i love ... “ yazan tişörtünü alıp geziyorsun ya kafayı yiyorum işte. Bunların en ünlüsü “i love ny” tişörtü. Ya neden reklam yapıyorsun arkadaşım? Siktir git orada yaşa lan o zaman. Çok sinirliyim sana.

- Şimdi size tükenmez kalemin numarasını açıklıyorum. Bir numarası yok. “Niye tükenmez diyorlar ya buna?” diye sordum kendime, en büyük bilgi kaynağımız ulu ansiklopedimiz wikipedia'ya baktım. Bu kalemle yaklaşık 2-3 km uzunluğunda bir çizgi çizebiliyormuşuz. Bu yüzden ismi tükenmez. Bu mudur yani? Hangi akla hizmet böyle isim veriyorsun sen bu kaleme? Odamda onlarca tükenmez kalem var, lanet olasıca kalemlerin 2 tanesi anca yazıyordur. Bir de tükenmez kalem diyor ya karşıma geçmiş. Uçlu kalem ne kadar masum halbuki. Ucu olduğu sürece hayatta. Diğeri gibi yalancı şerefsiz değil.


- Farkında olmadan bir koşturmaca içine giriyoruz. Gün içerisinde türlü zorluklarla uğraşıyoruz. Bela okuyoruz, hep aksilik diyoruz, nazar diyoruz. Kolunu masaya vuruyorsun sinirleniyorsun, otobüsü kaçırıyorsun küfür ediyorsun, bakkalda ekmek kalmamış yolunu uzatıyorsun başka bakkala gidiyorsun. Nice nice zorluklar di mi? En küçük şey bile canımızı sıkabiliyor ne kadar saçma da gelse.Bir gün geliyor birine aşık oluyorsun ve o zaman hayat duruyor. Çünkü insan aşıkken hayatı umursamıyor. Sevgisinden başka bir şey görmüyor. Dakikalar ilerlemiyor.

Aşk dünyadaki en güçlü bağımlılık.
Tolstoy ise kitabında aşk için şöyle diyor :

Alt tarafı neyiz ki? Toprağız. Ama birini sevince Tanrı gibi oluruz, dünyanın yaradılışındaki insanlar gibi tertemiz kesiliriz.





10 yorum:

Nora dedi ki...

en çok aşkla ilgili kısmını sevdim :) bi de viski :P

Murat Doğan dedi ki...

Gecen sene mavi ekranla yatıp mavi ekranla kalktım sonra ekran kartını değiştirdim de kurtuldum. Bi zamanlar Kenan Evren virüsü vardı. Çalışırken birden ekran mavilesir fotr sapkali bastonlu bir dede ekranın ortasına kadar yavaş yavaş gelir ve bastonu sallayarak bişeyler söyler yine yavaşça yürüyerek çeker giderdi, çalıştığınız ekran da hiç birsey olmamış gibi tekrar geri gelirdi...

Aylak Kadın dedi ki...

Tanrı gibi hissettiğimde gelicek işte dövme :D :D
Mavi ekran diye bir şey sanırım vista ve windows 7lerde yok. O yüzden biraz uzak kaldık sanki :/ Çirkinle güzel arası kızla ilgili tespit baya başarılı aynı cümleyi kuran bir sürü arkadaşım oldu heralde :D

Uyumayan Ses dedi ki...

@nora viskiyi sevme, şişesini sev hehe :)

Uyumayan Ses dedi ki...

@müdür ya ben o virüsü bilmiyorum bak, ilk kez senden duydum şuan. ama iyi huylu virüsmüş, selam edip gidiyo ne güzel

Uyumayan Ses dedi ki...

@aylak kadın ya haklıyız ama valla da var öyle kız :p bu arada bugün dövmelerden gidiyoruz fikir taneciklerim #5 e bi göz at ;)

Murat Doğan dedi ki...

Sen daha babanın portakal suyunda vitamin bile degildin o virüs varken:) evet iyi huylu bir virustu ama aheste aheste gitmesi yok mu, beni deli ederdi

Uyumayan Ses dedi ki...

hahahaha o kadar eski yani :D link var mı link? izleyelim görelim

Süpersonik Çok Bombastik dedi ki...

tükenmez kaleminin adı bence bitmeden kaybolmasından geliyor.

Uyumayan Ses dedi ki...

ya yeter ki kalemin ucuna hohlamak zorunda bırakmasın beni :) onun adını yiyim ben hehe