3 Haziran 2015

Terk

Hiç “hata kimde?” diye sordun mu kendine? Bence, hayır. Dün gece televizyon karşısında başlayan ve sabaha kadar süren uykusuzluk halinin gözüne yansıttığı kızarıklık etkisiyle bir başına oturup Arjantin bardağını kafaya dikti. Dimebag Darrell eşliğinde bardaklarını kafaya diken insanlar topluluğunun oluşturduğu izbe bir mekanda arkadaşımın söylediklerini duymaya çalışıyordum. Mekan siyah, insanlar siyah, bira (ucuz)açık sarı ve ben takım elbiseliyim. Oldum olası sigara içen insanları anlamaya çalıştım. Sigara içmeyi denedim; ama sevemedim. Sevilesi olduğundan değil, bağımlılık hissiyatını merak ettim. Arkadaşım sigarasının dumanını suratıma üflediğinde nefretimin pekiştiğini anladım. Suratımı buruşturup kendimi geri çektim, bu sefer de arkadaki dumanlı hava sahasına takıldım. Nefes alamadığımı söyleyip dışarı çıktım.

Bir hata beraberinde diğer bir hatayı getiriyor ve bu da hatalar döngüsünü yaratıyor. Mekana geri döndüğümde arkadaşım yeni sigarasını yakıyordu ve bana bakıp “ben nasıl böyle bir şey yaptım?” diye sordu. Cevap beklediğinden değil; ama yine de cevap verdim. “Salaksın da ondan” cevabımı beğenmedi. Az önceki suratımın hali arkadaşıma geçti. Isınmış birasını kafasına dikip bitirdi ve bardağın dibinden göz göze geldik. Birbirine bakan iki kişi sizi yanıltmasın, ikimiz de bardağın altındaki “hatalıysan iç” yazısına bakıyorduk. Anlaşılan iç iç bitmeyecek bir gece bizi bekliyordu. Arkadaşım gülümsedi ve bir bira daha istedi. Onu hiç aldatmamalıydım, dedi. Or.spu çocuğu, dedim yüzüne bakarak. Sanırım ettiğim küfürler onda bir etki yaratmıyordu. Arkadaşlar arası şahsa edilen küfürler etkisiz eleman görevi görüyordu. Aileye geçilmesi ve işin içine anne, baba, yenge gibi bireyler katılması ise kavga başlatma sebebiydi. O yüzden o kadar ileri gitmiyordum. Arkadaşım 7 sene 4 ay 3 günlük ilişkisini hiçe sayarak gidip bir kızla birlikte olmuştu. Pişmanlık duyduğunu söylese de dediklerine inanmıyordum. Telefonunu çıkardı cebinden, kız arkadaşını aradı, buraya gelmesini söyledi. Sanırım onu öperek, ona sarılıp onu ne kadar sevdiğini söyleyerek hüznünü dindirecekti; ama acısı içinde yer edecekti ve hiç gitmeyecekti. Ona her dokunduğunda yediği boku hatırlayacaktı ya da ben öyle olmasını diliyordum. Sanırım son söylediğim geçerli.
Hatalar döngüsü ise sonucunda mutsuzluğu doğuruyor. Öpüşüyorlar.. Durmaksızın.. Arada dillerini görüyorum, gözümü kaçırıyorum ama karşımdalar, ne yapabilirim? Arkadaşım elini aşağı indiriyor, o açıdan görmediğimi düşünüyor ama kız arkadaşının bacak arasında sürtünmeden dolayı ateş çıkarıyor, görüyorum. Kız ise arada bir bu durumun hoşuna gittiğini göstererek öpüşmelerine es verip nefesini arkadaşımın ağzına veriyor. Bildiğin sevişiyorlar karşımda. Öpüşmelerinden doğan dudak sesleri Pantera’nın içinde boğuluyor. Hafiften kravatımı açıyorum. Senelerdir öpüşmedim. Ayağa kalkıyorum hızlıca ve dönüp tuvalete gitmem gerektiğini söylüyorum. Duymuyorlar beni. Dün gece başkasıyla gönül eğlendiren arkadaşım hiçbir şey olmamış gibi, şehvetle kız arkadaşını öperek bu loş ve pis kokan mekanda onu kendinden geçiriyor. Tuvalete gidiyorum. Kapıdan geçmeden dönüp arkama bakıyorum, arkadaşımın elleri kız arkadaşının göğsünde yer edinmiş, yeni bir ateş peşinde koşuyor. Tuvalette telefonumu çıkartıyorum ve mesaj sekmesine giriyorum.

Hatayı kabul etmek en büyük erdemdir, dostum.. Durma! İtiraf et!

Alıcı:Seval
Mesaj: Erkek arkadaşın seni dün aldattı. Hem de bir orospuyla.. Bir düşman.


Göndere basıyorum ve mesaj uçup gidiyor. Çişimi yapıp masaya geri dönüyorum. Sevişmelerinin bitmesi beni mutlu ediyor. Doğru bir davranışta bulunduğumu düşünüyorum. Kızın bunu bilmesi gerekiyor. Gerçi bu şekilde olmasaydı daha iyi olabilirdi, her neyse.. İkisi de gelen mesajı okuyorlar. Arkadaşım bir kez daha okuyor mesajı ve yutkunuyor. “Allah belanı versin” sahnesini bekliyorum. Yüzüm gülüyor. Seval numaraya bakıyor, tanıyamıyor. Şirket telefonum ilk kez işe yaradı. Mutluluktan uçuyorum. Seval telefonunu kulağına götürüyor. Hayır! Olamaz! Bir dakika! Yoksa? Beni arıyor. Kafamdan vurulmuşa dönüyorum. O gümbür gümbür müziğin içinden telefonum çalıyor ve ikisi de bana bakıyor. Yavaşça telefonumu cebimden çıkarıp aramayı meşgule atıyorum. “Evet Seval, bu piç seni aldatıyor” diyorum ve ayağa kalkıyorum. Gözlerimi kapattığımda kendimi sahnede buluyorum ve arkadaşım kafama tam 3 mermi sıkıyor. Oracıkta ölüyorum.