15 Şubat 2012

Fikir Taneciklerim #9

- Çoğu kişinin okulu bu hafta başlamış ve derse gitmeyip saatlerce dışarıda geziyor olmasına karşın benim okulum geçen hafta başladı ve bugünlerde yapmam gereken bir hayli ödevim var. Kaçmak istedim hepsinden, millet dışarıda fink atarken benim odamda oturup ödev yapmam saçma geldi. Kendimi bloguma attım. Artık eskisi gibi de yazamıyorum, ama yazarken de hiçbir şey olmamış gibi yazacağım şeyi yazıyorum ya, işte o hale genel olarak bayılıyorum ben. Okuyan okusun(çok da kişi okusun) havasını seviyorum. Haftalar sonra bir yazı giriyorsun ve sanki dün yazmışsın gibi bir tavır takınıyorsun ya çok hoş oluyor. Kitleler zaten bilgisayar başında senin yazını beklemiyor ki.. "Ayy ne zamandır yazamıyorum, beni özlediniz mi?" tarzında bir havaya niye bürünüyor bu insanlar? Acaba bu benim anlayamadığım, "blogu yarat" dedikten sonra yazdığım birçok yazının içinde kendimi kaybederken oluşan bir olgu mu? Neyse, ben o insanı seviyorum sözün kısası. O öyle sallamasın, yazsın ve çekip gitsin. Cool takılsın. En iyisi.

- Bir 14 Şubat daha geride kaldı. Bizim için çok güzel geçti. Dikkatinizi çekerim "bizim" diyorum. Geceye kadar tweet atmadım ama "sevgilim var" amaçlı bir eylem değildi gerçekten. Tumblr'da bir çocuk "bugün okula gitmiyim de sevgilim var sansınlar" yazmış. Ona çok güldüm. "Evet lan!" dedim. "Hiç tweet atmadım, acayip havam oldu ha!" dedim. "Tam da sevgilisi olan insan tipiyim" dedim. Garip bir düşünceymiş. O çocuğun yazısını görene kadar aklıma gelmemişti.

- "Cem Bey ayakkkkkabılarınız dopuğkluu mu yoğsaaaa boyunuz mu kısa? Kısayım ulan işte.." Adam kısa. Hem kepçe hem kısa, evet. Yine de sempatik, yetenekli, evet. Adam saklamıyor ki bunu. Kısayım, diyor. Peki Adele sen ne diye uzatıyorsun şu kilo sorununu, anlamadım ki ben. Adele normal kilolarda hoş bir bayan olmak istemiyor mu? Niye yiyor bizi hala? Yeme bizi daha fazla bak, kocaman olmuşsun zaten. Ne prim yaptı bu konudan ya, kafamı duvarlara vurmak istiyorum. Tutturmuş da "beni sesimle değerlendirin, vücudumla değil". Ben senden Victoria's Secret kıvamında bir melek olmanı istemiyorum ki. Benim de göbeğim var, spor yaptım yaptım gitmedi bir türlü. Bundan hiç de mutluluk duymuyorum ben. Kilolarıyla mutlu bir insan mı varmış da? Bırak allaşkına Adele. Zayıflayamıyorum napıyım demiyorsun da bize, lafı başka yerlere çekiyorsun. Mutlu olma şu kilolarınla!!

- Bazı meslekler var, kız tavlama gayesi üzerine kurulmuş. Hem 14 Şubat da geçti, şu sayacağım üç mesleğe kasın da önümüzdeki 14 Şubatları yalnız geçirmeyin. Bana noluyorsa anlamadım. Sanki yaşam koçu olacam. Bu tür yazılar girerken hep Ozan Güven geliyor aklıma. Yani adam haklı. "Sen kimsin abi? Yaşın kaç senin?". Aslında bu konuyu yazacağım vardı da 14 Şubat üstüne daha iyi gider diye düşündüm, yoksa amacım eğlenelim, şakalar eğlenceler..

1) Spor hocası

Spor salonlarında kızların götünden ayrılmayan kaslı adamlar var ya onlardan işte. Bu meslek insanı az sonra yazacağım iki meslekte olmayan bir avantaja sahip: Kas (bi de adonis var ha)

Bu adamlar ilk gün sana bütün hareketleri gösterir, ondan sonra çeker gider salona düşmüş hatunların yanına. O kadar komiğime gidiyor ki bu adamlara bakarken. Her harekette kadınla temasa geçiyor, her türlü domalma hareketinde kadının arkasındaki yerini alıyor. Çok da seçici bu tipler. Özellikle spora yeni başlayan, dal gibi, birazcık kas yapmak, birazcık forma girmek isteyen, genel olarak sarışın, cakcakcak konuşan ve oluyor mu oluyor mu diye yeri göğü inleten kadınlar spor hocalarının vazgeçilmezi. Arada sırada kadına hareketi göstermek için aletin başına geçiyor. Takıyor ağırlığı sona, kaslarını şişire şişire hareketi gösteriyor. Nefes alıp verirken inliyor. Hemen kaslarından terler akmaya başlıyor falan. O arada kadının gözlerinde bir şeyler yanıyor. Dolar yanmıyor, başka bir şey yanıyor. İşin sonunun nereye varacağı belli zaten. İyi sporlar.

2) Barmen

Eline geçen bardağı, şişeyi havaya fırlatan, aynı zamanda da kızları kesebilen adamlar var ya onlardan işte.

Bu adamlar kaslı olmuyor ama yakışıklı oluyor. Hatta işe alınırken önce yakışıklı mı diye bakıyorlar, ondan sonra Mojito yapabiliyor mu diye ölçüyorlar. Bu adamlar da bütün gece kızlara bedava içki veriyor, zaten otelde her şey dahil sistemi var. O içkiler kime giriyor belli olmuyor ama gece o barmenin kime gireceği belli oluyor. Yüzsüz yüzsüz oda numarasını isteyen barmenler var. Ha bazıları da uzun süreli geliyor otele. 1 hafta rahat etmek için bir barmeni gözüne kıstırıyor. Gidiyor direkt söylüyor oda numarasını, alan memnun veren memnun. İçkiler lezzetli, ortam şahane. Afiyetler olsun.

3) Zara Şube Müdürü

Bence en iyisi bu. Valla da billa da! Ne yapın ne edin, gidin okulu varsa okuyun , Zara şube müdürü olmaya kasın. Sorsan kadınlara, biri çantalarımı çok seviyorum der, biri ayakkabılarımı der, biri kıyafetlerimi der. Hepsi Zaraya çıkar illa ki. Tanışırken de çok şey demene gerek yok. Yanına git hatunun. "Merhaba, ben Zara şube müdürüyüm" de, olay bitmiştir. İyi alışverişler.

4 yorum:

Mjora dedi ki...

zaaa...zara şubesi müdürü :D ne ayaksa...

okulum bir hafta sonra başladı denilebilir elimde olmayan sebeplerden dolayı...tabi bu bir sıkıntı çünkü program sıkışacak , rahat rahat gezme gibi bir durum olmayacak bir de bu açıdan bakmak lazım olaya...

kilo konusunda , kiloluyum ve mutluyum denilebilir , herhangi bir eksi yönünü görmedim bu durumumun...adele filan onlar hikaye , onlar hep konuşur...1 kilo alınca yaygara koparırlar...genelde kadınlar böyledir...

kız tavlamak için her türlü meslek bahane edilebilir...her türlü...

Bozkurt Görmez dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş tebrik ederim, İyi bloglamalar (:

ebruhu. dedi ki...

Zara'nın erkek bölümündeki takım elbiseli, kasıntı adamlarsa eğer o şube müdürleri, sırf hangisi daha yakışıklı diye karşılaştırma yapan arkadaşlarım var.

"Ankamall Zara'daki Gordion'dakini havada karada yer ağbii" şeklinde.

Fikir Taneciklerin #10'lansın, 100'lensin. (:

Deniz Acısu dedi ki...

hahahah zara şube müdürünü bence burbery şube müdürü ezerr, yıkar geçer:D