4 Ağustos 2011

Değerlerimiz değişti mi?

Sevgilinden ayrılırsın, canın hiçbir şey yapmak istemez, bütün gün evde oturup müzik dinlersin ya, arkadaşınla ilişkinin kesilmesi insanı daha kötü yaralar.

Arkadaşlık ilişkisi sağlam olan biri değilim. Hayatımdan çok insan geçti, çoğu o dönemime ait olarak kaldı. İnsanlara yakın davranmak istemedim, onlarla hayatımı paylaşmak istemedim. Bir iki kişi kaldı geriye, onlar da iyi ki kaldı diye düşünüyorum. Sadece onlara arkadaşım demek istiyorum, sadece onlar beni yakından bilsin istiyorum. Bu isteklerim aslında hissettiklerim, fakat çok kez ev değiştirmemizin, birçok okul değiştirmemin de etkisi var bu durumda. Yine de ben mutluyum halimden. Hayatımın içindekilerle oldukça mutluyum.

Yakın zamanda arkadaşlık ilişkisinden muzdarip olan illyy, güzel şeyler yazdı bana bu konuda. “Ben iyi yazamam” diye söylese de beğendiğim bölümleri koymak istiyorum işin iç yüzünü vermeden, orası da bana kalsın. Olayın yeni olması ve düşüncelerin de taze olmasını göz önünde bulunduruyorum, zaten ben de anılara dönmek istemiyorum.

Arkadaşlıklar... ne demektir arkadaş? Samimi olduğun, yakının olarak gördüğün kişi mi, yoksa tek çocuklar için hiç var olmamış bir kardeş mi? Benim problemim herkesi arkadaş, hatta bir dost olarak görmem, çünkü ben de o tek çocuklardan biriyim. Ne yaşadıysam, neye üzüldüysem başıma hep bu “arkadaşlardan” geldi.

Galiba eskisi gibi değil bu arkadaşlık kavramı. Herkes birbirine büyük rahatlıkla “kanka” diyebiliyor. Böyle bir zamanda arkadaşlığın ne önemi kalır ki? O zaman da birbirine “masum” yalanlar söylemek veya sevgilin olunca davranışlarının değiştirmek, ilişkilerini kesmek gayet normal karşılanıyor.



Arkadaşlık kavramının değiştiği konusunda hemfikirim. Zaten konunun başlangıcı da budur benim için.

Hatırladığım kadarıyla arkadaşlık : Mutlu anlarından öte, zor anlarında yanında olan, içkini sigaranı paylaştığın, dara düştüğünde koşturan, sevgilinden ayrıldığında dır dırını çeken kişidir.

Şunu düşündükçe içim sızlar sosyal ağ konusunda : Msnden ekliyorsun birini, hiç görmeyeceğin bir grubun içine tıkıp belki de iki seferden sonra bir daha konuşmamak üzere orada çürümesini ve yok olmasını sağlıyorsun. Facebooktan arkadaş tekliflerini kabul ediyorsun, haber bölümünden siliyorsun, zırt pırt fotoğraf paylaşımlarını görmemek için. Twitterdan takip ediyorsun belki ama ne yazdığını okumuyorsun bile.

Ne kadar sanal, ne kadar yapay değil mi her şey? Bu duruma düşmek ne kadar kötü.

Hepsiyle arkadaşsın, hepsini eşit seviyorsun öyle mi?

Son olarak bence bir insan arkadaş sayısından hava atmamalı. Güvenebildiğin ve gerçekten sevdiğin iki arkadaş bile bu acımasız hayatta sana destek olabilir fazlasıyla. Çünkü onlar da seni gerçekten seviyorlar ve senin için her şeyi yapabilirler.

4 yorum:

Murat Doğan dedi ki...

arkadaşlıklar, dostluklar, evlilikler ve bütün ilişkiler minicik bir sebepten bitebilir. bitmeyen bir tek şey vardır!

Diplomalı Bakkal dedi ki...

Tadından yenmez olmuş bu yazı..

francesca mckennitt dedi ki...

Zaten genellikle, önemli olan niceliği değil niteliğidir. Çok arkadaş değil dediğin gibi :)

Uyumayan Ses dedi ki...

@MuDo - o tek şeye de biz sahibiz ;)
@diplomalı bakkal - teşekkürler
@francesca - şanslıyım ki nitelikli olanlara sahibim :)