13 Eylül 2013

Tek

Abi sana bişe sorabilir miyim, diyerek yüzünü bana çevirdi. Ben ise hala karşımdaki genç çifte bakıyordum. Gözlerimi onlardan ayırmadan “sor” dedim. “Kusuruma bakma ama, bu anlattıkların bana hiç mantıklı gelmedi, abartıyor olmayasın” dedi. Bu tam bir soru sayılmazdı. Alay içerikliydi. Gözlerimi kullanarak onu ikna etmenin vakti gelmişti. Yavaşça kafamı ona doğru çevirdim ve kısık gözlerimle onun gözlerini süzdüm. Dudaklarımı yana atıp memnuniyetsiz tavrımı bir aktör ustalığıyla ona savuşturdum. “Mehmet.. Ağzına s.çarım senin. Ben ne zaman sana yalan söyledim?” dedim. Soruya soruyla karşılık verip rahat jestlerimle küfrü harmanlayarak onu kendinden geçirmiştim. Verdiğim cevap karşısında bir an duraksadı. Gözleri kocaman açıldı. Onu düşünmeye sevk etmiştim. İkna olmaya başlıyor gibiydi. Sağ elimdeki silahı bir oyuncak gibi sol elime fırlattım. Bu hareket ile öldürmeye olan yakınlığımı Mehmet daha da anlıyor gibiydi.

Gece üçü geçmiş; sokağın başında, karanlığın içinde Mehmet’i elimdeki silah ile dün gece yarım düzine insanı öldürdüğüme inandırmaya çalışıyordum. Mehmet’in olaya inanmadığı nokta ise ikisinin eski sevgilisi ve çok yakın bir arkadaşının olduğu, dahası sokağın ortasında öpüşüyor ve arkadaşının eski sevgilisinin göğüslerini avuçluyor olduğuydu. Çünkü arkadaşı, Cenk, böyle bir insan değildi onun gözünde. Benim gözümde ise farklı duygular yaratmıştı. Öncesinde ısınma turları attığım 2 çiftin üzerinden beş dakika geçmeden, Cenk’in ölü vücudunu sırtlıyordum. “Or.spu çocuğu” demekten kendini alamadı Mehmet. Bunu o kadar içten dedi ki canına kıydığım iki çiftin günahları sanki bir anda Cenk’i yere yığmamla yitip gitmişti. İki çift bir doğruyu götürmüştü. İçim ferahladı. İyi yapmışsın abi, dedi. Bişe yaptığımın farkındaydım; ama ne yaptığımın farkına o anda vardım. Uzun süredir içimde biriken çiftlerin gözümün önünde gerçekleştirdikleri sevgi gösterileri, beni bir caniye çevirmişti. Gözlerime perdeler iniyordu. Perde açıldığında kendimi ücra bir köşedeki kaçak silah satılan bir bodrum katında bulmuştum. En ucuz silahı alıp sonraki gece kendimde cesaret bulduktan sonra sokağa çıkıp üç çiftin canına kıymıştım.
Mehmet arka sokaktan gelirken bulduğu küçük boyutta bir odunla oturduğu yere vurarak ritim tutuyor, bendeki ritim değişimini hissediyordu. Dünkü olaylar beni bir seri katile çevirmişti. Çiftlerin peşinde koşup beyinlerini zemine akıtan, sonra da onları en yakın çöp kutusuna atan bir seri katil. Kendime bir isim bulmalıydım. O an aklıma yarı ingilizce yarı türkçe bir kelime geldi: çiftkiller. Bir karın deşen kadar ünlü olmasam da bu sokakta nam salabilirdim. Böylece bu sokaktan bir daha kimse el ele geçemezdi. Başka şehirlerde benim ismim geçer, bu sokak için bir kabusa dönüşebilirdim. Bu yolda emin adımlarla ilerlemek için daha katledilecek çok çift vardı önümde. Yavaşça ayağa kalktım, silahı pantolonumun arkasına sıkıştırdım. Çiftin üzerine doğru yürüdüm. Karanlıkta öpüşüyorlardı. Bir arabanın yanında gözlerden ırak sevişiyorlardı. Önlerindeki binanın ikinci katında ışık yandı, çift yere çöktü, ben ise oturduğum yere döndüm. Mehmet niyetimi anlamıştı. Ver şu silahı, dedi. Hayır daha çok işimiz var bu yolda, dedim. Benim yanımda olmak istemiyor gibiydi. Çiftin korkusu az sonra yaşayacakları korkunun yanında sıfır sayılırdı aslında, ama ölümün farkında değillerdi. Bir evleri yoktu, belki arkalarından ağlayacak bir aileleri de yoktu. Bunu bilemezdim. Işık söndü, kadın içeri girdi. Çift kaldığı yerden devam etti. Ben de yarım kalan yolumu adımlıyordum. Yanlarına gelip dikildiğimde kızın Hello Kitty donunu gördüm. Daha sonra bişe gördüğümü hatırlamıyorum, zira kafamda hissettiğim sıcaklık her şeyin önüne geçmişti. Başımı yukarıda tutamıyordum. Hızlıca zemine düştüğümü hissettim. Gözlerim karardı. Mehmet hemen arkamda dikiliyordu. Elindeki odunda kafamı yarıp akıttığı kanın izleri vardı. Beton zemine düşen ölü etin sesi sokakta yankılanmıştı. Mehmet’in diğer elinde ise cep telefonu vardı. Cenk’ten gelen mesaj hala açık duruyordu. Muhtemelen dün gece Mehmet’in eski sevgilisine yaptıklarımı Cenk ona anlatmıştı. Abartıyorsun, dedi ölü vücuduma bakarak. Kendi kendime bile inandığım yalanıma Mehmet’i ortak edememiştim. Çiftlere olan nefretime ortak olmamıştı. Bu hayattan tek başıma göçüp gitmiştim. O ise bensiz yarım kalmıştı.

1 yorum:

Mjora dedi ki...

ddo...evet bazı çiftler olmamalı :D