19 Aralık 2012
Alış(a)madım
"Tahlillerden önce sizi Dahiliyeye alalım" dedi kadın. Hay hay, dedim. Dosyasındaki benimle ilgili evrağa bir işaret koydu, kapıyı açtı. Doktor tüm asaletiyle masasında oturuyordu. Günaydın, dedim. Ses etmedi. Kafasını kaşıyarak önündeki dosyaya bakmaya devam etti. Seni şuraya alıyım derken bile yüzüme bakmıyordu, "şurayı" eliyle gösterdi. Özel hastane doktoru umursamazlığı vardı adamda. Dünya para ödeyip s.klenmemek böyle bişeydi. Geçtim "şuraya". Üstüne çıkart, dedi. Çıkarttım. Derin nefes al, dedi. Derinden aldım. Tut, dedi. Tuttum bırakmadım. Bıraksam olay çıkardı. Yat şöyle, dedi. Yattım. Göbeğime vurmaya başladı, avuçladı bi güzel kendi vücudu gibi. Adama gıkımı çıkaramıyordum. Steteskop acımasızca vücuduma tecavüz ediyordu. Gazın var, dedi adam. Yarım saatlik muayene sonrası sadece gazımın olduğunu sonucuna varmamıştır herhalde diye düşündüm. Salayım mı diye soramadım, zira gazımın olduğunu ben de biliyordum. Dosyalı kadın geldi aklıma. Gaita inledi beynimin kıvrımlarında. Tahlil öncesi Dahiliyeye girince böyle oluyordu işte. Bütün suç kadındaydı. Açıklayamadım doktora. Yok desem olmazdı. Koskoca doktor bilirdi sonuçta. Kısık bir sesle "evet" diyebildim. İki gün önce full check-up isteği üzerine oluşan ve o günden beri sevip beslediğim, hastanede gaita uğruna bırakılıp gidecek bir gazdı o. Tamam kalkabilirsin, dedi doktor. Utanarak üstümü düzelttim. Muayene kaçınılmazdı ve ben de zevk almaya bakmıştım. Alkol alıyor muyuz, diye sordu doktor. İçimden "alıyoruz tabi bu gece rakı balık yapalım" diyesim geldi, diyemedim. İmzasına muhtaçtım doktorun. Arada sırada, dedim. Peki sigara, diye sordu. Eee denedim ama içmiyorum yani bikaç ayda bir kere falan diye uzattıkça uzattım. Hayır demek varken niye bu kadar uzattığımı anlayamadım. Gözüm steteskoptaydı. Bişeler anlamış olabilirdi ve belki de beni deniyordu hain doktor. İçmiyorum diyemezdim. Sigara içmiştim ve alkolün yanında olursa bi Djarum Black tüttürürdüm hiç acımadan. İçme evladım, dedi doktor. Bir anda yakınlaşmıştık. Tamam babacığım deyip sarılacağımı sandı galiba pezevenk. Alışırsın bak içme, diye tekrarladı. Yok içmiyorum zaten diyerek sıvamaya çalışıyordum ama tutmuyordu. Derbeder öğütü karşısında gözümün önüne doktorun leş gibi akciğerleri geldi. Samsun ile başlayıp Winston Light'a doğru giden bir sigara kurbanıydı belki de. Kokusunu sevmiyorum zaten alışmam yani, dedim. Yok yok sen içme hiç, diye diretti. Sigara içen insana sigaraya alış(a)madığını anlatmak ne kadar zor bişeymiş o an öğrendim. Kendisi de ya ailesinden görüp ya da arkadaşlarıyla muhabbet ortamında sigaraya başlamıştı ve bi kere o dumanı içine çekince sittin sene bu lanet şeyden kurtulamayacağını düşünüyordu; fakat ben öyle değildim. Bir bağımlılık değil bir anlık keyifti sigara benim için. Olsa da olurdu olmasa da; ama bunu doktora anlatamadım. Tamam, dedim. Attı imzasını, verdi dosyayı elime. İyi günler diledim, o bişe dilemedi. Çektim kapıyı çıktım. Dosyalı kadın beni hemen karşıladı. Elime iki tahlil kabı verdi. Vücudum doktor tarafından hamur gibi olmuştu, tuvalete zor gittim. Bikaç dakika içinde geri döndüm. Gaitayı veren bir insanın mutlu olabileceği kadar mutluydum, neşe saçıyordum. Hastaneden dışarı çıktım. Muayeneleri biten arkadaşlarım sigara içiyordu. Ver lan bi dal, dedim. Zaten inandıramadık adamı. Bi güzel içime çektim dumanı ve işte o gün bu gündür sigara bağıml... Yok canım, inanmadınız değil mi? Arkadaşlara yarın görüşürüz, dedim ve eve gittim. Leş gibi sigara kokuyorlardı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
bence bırak sen onu boşver, kötü o kötü.
Başlamadan bıraktım
başlamadan bırakmak en güzeli :) kendimden biliyorum :D
Yorum Gönder